 
                 
                Tarihsel olayların ve süreçlerin her zaman bir perde arkası ve olaylar arasında bir bağlantının olup olmadığı konusunda iki türlü görüş ortaya çıkar. Bir zümre bu durum için olayların kendiliğinden gerçekleştiğini iddaa eder, diğer taraf ise her şeyin bir plan içerisinde gerçekleştiğini ve plan doğrultusunda uygulamaların olduğunu kabul eder ve söyler. Aslında iki zümreninde haklı olduğunu söyleye biliriz fakat yüzyıllık tarihsel ve toplumsal süreç şunu gösteriyor ki en çok haklı olanda olayların bir plan, program ve hedef doğrultusunda vücut bulduğu fikridir. Tarihi olayların kronolojik sıralamasına ve olayların birbiri ile etkileşimini incelediğimizde bu durumun haklılığını bir kez daha ortaya çıkarmaktadır.
Tarihsel olayların derinliklerine inildiğinde kavgaların ve savaşların temel sebebi insanların inanç sistemi üzerinden sorunlar teşkil edilmesidir. Bu doğrultudan hareketle tarafların birbiri üzerinde her daim bir plan ve kazanmak adına hamleleri olmuş ve olacaktır. Hal böyle iken zaman içinde yeni kavram ve metotların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu durumdan bir tanesi ise EKÜMENİZM kavramıdır. Ekümenizm kavramı aslında; Hristiyanlığa ve ekümenizm hareketinin ( yönlendiricilerine göre Yahudiler ve Müslümanlar “Doğru yolda yanlış adımlar atan” iman sahibi insanlardır. Bunları “Ekümeneye-Uygarlık” kazanabilmek için Hıristiyanlaştırmak ilk hedeftir misyonu ile ortaya atılan bir kavramdır. Kilise babaları Ekümenik kavramını, bugün kullanılan ama bambaşka anlam ifade eden “Ekonomi” kavramıyla karşılıyorlardı. Günümüzde çok kullanılan “ Ekonomi” kavramı gerçekte Hristiyanlığın en temel kavramıydı ve hala Katolik klisesi her türlü resmi belgede Ekonomi kavramını, İktisat anlamında değil, “Ekümene” anlamında sürdürmeye devam etmektedir. Günümüzde Ekümenik hareketin merkezi İsviçre’dedir. Cenevre’de etkili olan Protestanlığın Kalvinist kanadının yönlendiriciliğindedir. Ekümenik, bu grup tarafından “Tanrısal Strateji” anlamında kullanılmaktadır. Bu stratejinin günümüz dünyasında etkili olan üç uluslar arası temsilcisi vardır. Bunlar ECEC ( Avrupa işbirliği için Ekümenik Komisyon), WCC ( Dünya Kiliseler Konseyi) ve CCREC ( Avrupa işbirliği için hıristiyan sorumluluğu kilisesi). Bu yapılar doğrudan doğruya bir ideoloji ve dünya görüşü olarak Ekümenizm benimsetmek amacıyla kullanmaktadır. Buradaki temel amaç dünyayı Hıristiyanlaştırmak ve ya bunu başaramıyorlarsa bile “kilisesiz hıristiyanların” sayısını artırmak. Bu hedeften dolayı Ekümeneye onların tabiri ile Uygarlık kazanabilmek için Hıristiyanlaştırmak ilk hedeftir. Onlara göre Batı’nın istediği ölçülerde ve koyduğu normlar çerçevesinde “Laikleştirilmiş” ve böylelikle de “Nötralize” edilmiş olan ülkelerin bu evreden geçiş dönemleri için zemin hazırlanmakta ve hatta bazı ülkelerin ise geçiş dönemi tamamlanmaktadır.
Müslümanların çoğunlukta bulunduğu Ortadoğu coğrafyasının son 20 yılını düşündüğünde y kan ve gözyaşının her geçen gün islam coğrafyasında hakim olmasının, bununla da yetinmeyip islam coğrafyasındaki insanların inanç sistemlerini tahrif edip yeni bir islam anlayışı çıkarma girişimlerinin hepsi birilerinin bir vizyon ve misyon ile hareket edip kendi kavramlarını ve ideallerini uygulamasıdır. Bu durumdan kurtulmanın tek yolu ise ; her an UYANIK olmaktır.
